Globalization

Almost this two last decades, especially in 2005, Japan has program to increase the number of visitors from overseas, including muslim visitor. This program includes Japan Halal Food Project and Muslim-Friendly Project. In addition to that, the number of tourists from overseas that came from muslim majority countries to enter Japan rose up significantly. However, COVID-19 pandemic directly affected tourism in Japan. Halal business enterprise such as restaurant, hotel, even prayer rooms and mosques had to be closed in those emergency period. Nowadays, Japan had announced opening the international borded since October 2022 thus makes Japan’s tourism slowly getting back on track especially with the presence of muslim tourists to enter Japan. This research examines the rise of halal industry and tourism in Japan Post?COVID 19 global pandemic. Using qualitative method, this research applies direct observation, interviews, and literature studis for data collection. It shows that there is ...

Media digital saat ini memiliki peran besar sebagai sumber informasi utama dan mampu membawa sesuatu yang baru terhadap lingkungan sekitar. Media digital juga berperan sebagai alat utama dalam penyebaran budaya populer, serta berfungsi sebagai mengenalkan budaya populer pada khalayak umum. Rumusan masalah pada penelitian ini adalah bagaimana peran media massa sebagai media perantara dalam penyebaran budaya populer pada komunitas Moarmy Pekanbaru. Penulis menggunakan teori imperialisme sebagai pisau analisis dalam penelitian ini yang dianggap relevan. Adapun metode penelitian ini adalah penelitian kualitatif melalui pendekatan netnografi. Penulis melalukan wawancara online sebagai pengumpulan data utama dengan 4 informan menggunakan media Whatsapp, serta melakukan observasi secara online melalui media Whatsapp sebagai data pendukung dengan analisa triangulasi data. Hasil penelitian ini adalah media yang berpengaruh pada komunitas Moarmy dalam pembentukan budaya baru yaitu Twitter dan...

The author of the paper demonstrates that in order to overcome contemporary developmental threats, it is necessary to shift towards a new model of the knowledge-based economy. The features of this model are compared with both the American model of the innovation-driven economy and the European model of the knowledge-based economy. Against this specific background, the drawbacks are presented of reforms carried out in the knowledge sector in Poland since 1990. The focus is placed on an analysis of the reforms in science and higher education implemented in Poland since late 2018. Despite the fact that it was based on recommendations of the new public management system, the author considers not only the strengths but also the weaknesses of the approach, and the fact that the latter may prove to be an obstacle in the modernisation of human capital, which is to effectively harmonise development goals in all spheres of human existence and activity. The author calls for the following solut...

This article examines the relationship between globalization, care and migration, with specific reference to the ‘global care chain’ concept. The utility of this concept is explored in the light of its current and potential contributions to research on the international division of reproductive labour and transnational care economies. The article asserts the validity of global care chain analysis but argues that its present application to migrant domestic care workers must be broadened in order that its potential may be fully realized. Accordingly, five ways in which the concept could be more broadly applied are outlined and applications of this expanded framework are illustrated through a case study of nurse migration in the Irish context. Finally, the discussion considers future directions for empirical and theoretical research into global care chains and suggests various lines of enquiry.

Uluslararası göç hareketleri, son yarım yüzyılda eski dünya kıtaları
ile birlikte sömürgecilik dünyasını da (Afrika ve Amerika kıtaları)
kapsayan, birçok boyutun etkisinde şekillenen, yüz milyonlarca kişiden
oluşan toplulukları etnik ve nüfus miktarı bakımından etkileyen kapsamlı bir süreçler ağı olarak dünyayı biçimlendirmeye devam etmektedir. Bu açıdan değerlendirildiğinde Fransız ihtilalinin beklenmedik sonuçlarından birisi olan milliyetçilik ve bu kavrama bağlı olarak gelişen ulus devlet düşüncesi, göçün çok boyutlu etkisi sonucunda birçok sosyolog, tarihçi ve coğrafyacı açsısından sorgulanmaktadır. Özellikle 20. yy.’ın son yarısında başta Batı Avrupa ve
Amerika’nın sosyal bilimler uzmanları göç kavramını gerek kuramsal gerekse ülkeler arası siyasi çekişmeler bağlamında ele almıştır. Bu alanda yapılan detaylı çalışmalar sonucunda söylenebilir ki; tüm göç süreçlerini açıklayabilen tek ve büyük bir kuram bulunmamaktadır (Abadan, 2006).
Çağlayan’a Göre (2006); Günümüzde toplumlarda meydan gelen her bir
sosyal olay ve olgu, bünyesinde çok parçalı ve kırıklı yapılar ihtiva etmektedir. Bir taraftan büyük, kitlesel özellikli olgu ve olaylara şahit olunurken, diğer taraftan bu olay ve olgularının kendi içerisinde parçalandığını, adeta kristalize hale geldiğini gözlemlemekteyiz.

Küreselleşme (globalization) olgusu, günümüzde neredeyse yaşamın
her alanıyla ilişkilendirilen ancak insanlık tarihi açısından görece yeni
sayılabilecek bir kavramdır. Bu kavramın özellikle 20.yy’ın ikinci
yarısı ile birlikte hayatımıza girdiğini ve ulusları ekonomik yapısından kültürel bileşenlerine varıncaya kadar birçok boyutta dönüştürdüğünü gözlemlemekteyiz. Sadece küresel kentler yaratmakla kalmayan bu çok boyutlu süreç, aynı zamanda sosyal, ekonomik, nüfus hareketleri gibi birçok başlıkta beşerî coğrafyayı yeniden yazmaktadır. Sanayileşme, teknoloji atılımları, internet, yapay zekâ gibi gelişmeler baş döndürücü hızla ilerlemeye devam ederken ne küreselleşme hız kesecek gibidir ne de sorunlarıyla büyüyen hormonlu şehirleşmeler. Bir
tarafında teknokentlerin bir tarafında gettoların olduğu bu kompleks ve eşitsiz şehirler, coğrafya bilimi açısından birçok özellikleri ile incelemeye değerdir.
Coğrafyanın iki ana öğesi olan beşer ve doğa kavramları doğrudan veya dolaylı şekillerde kentleşme süreçleri üzerinde belirleyici olmaktadır.
Oxford Üniversitesinin sözlüğüne göre globalleşme; küresel dağılımında
farklı lokasyonda varlığını sürdüren kültürel yapıların ve ekonomi sistemlerinin birbirleriyle etkileşimde olmaları ve zamanla birbirlerine benzemeye başlamalarıdır (Oxford Learners Dictionaries, 2018).

Roberto Antolovi} (Rijeka, Croatia) Anna-Marja Aura (Espoo, Finland) Sumathy Babitha (Incheon, Republic of Korea) Elena Baena-González (Oeiras, Portugal) Rintu Banerjee (Kharagpur, India) Slobodan Barbari} (Zagreb, Croatia) Maria Alejandra Bertuzzi (Salta, Argentina) Rajeev Bhat (Penang, Malaysia) Parameshwaran Binod (Trivandrum, India) Philippe Blanc (Toulouse, France) Gabriel Bodek (Olsztyn, Poland) ... Rajka Bo`ani} (Zagreb, Croatia) Débora Brand (Curitiba, Paraná, Brazil) Adriano Brandelli (Porto Allegre, Brazil) ...